-
1 kalp para
Falschgeld nt -
2 kalp para
n. false money, counterfeit, queer -
3 kalp para
ахъщэ нэпцI, ахъщэ мыкIу -
4 kalp para
counterfeit money -
5 kalp para basmak
to counterfeit -
6 kalp
се́рдце (с)* * *I озвонч. -bi1) се́рдцеkalbi atmak — би́ться ( о сердце)
kalp uzmanı — кардио́лог
kalp sesleri — мед. шумы́ в се́рдце
2) разг. больно́е се́рдцеkalpten öldü — он у́мер от [боле́зни] се́рдца
kalbi var, o dağa çıkamıyor — у него́ больно́е се́рдце, он не мо́жет идти́ в го́ры
3) перен. се́рдце, душа́kalpten — от всего́ се́рдца, серде́чно
kalbini açmak — раскрыва́ть та́йну се́рдца
onda kalp denen şey yok — у него́ нет се́рдца
4) перен. се́рдце, центрTürkiye'nin kalbi Ankara — се́рдце Ту́рции - Анкара́
••- kalbini çalmakkalbi yıkmak kolay, yapmak zor — погов. разби́ть се́рдце легко́, напо́лнить се́рдце сча́стьем - непро́сто
- kalbi çarpmak
- kalbi dayanmadı
- kalbine doğmak
- kalbe dokunmak
- kalbi doldurmak
- kalbini eritmek
- kalbi ferahlanmak
- kalbi ferahlandı
- kalbine girmek
- kalbine göre
- Allah kalbine göre verdi
- kalbe işlemek
- kalp kalbe karşı
- kalbi kararmak
- kalbini kazanmak
- kalbini kırmak
- kalbiyle konuşmak
- kalbini okumak
- kalbi parçalanmak
- kalbi sızlamak
- kalbi yerinden oynamak
- kalbi yırtılmak II1) подде́льный, фальши́выйkalp altın — подде́льное зо́лото
kalp para — фальши́вые де́ньги
2) перен. лжи́выйkalp herifin biri bu — э́то настоя́щий лжец
3) никчёмныйkalp adam — никчёмный челове́к
-
7 kalp akçe
-
8 kalp
1. إبدال [إِبْدال]Anlamı: bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme2. إحساس [إِحْساس]Anlamı: sevgi, gönül3. إحساس [إِحْساس]Anlamı: duygu, his4. إحلال [إِحْلال]Anlamı: bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme5. أشر [أَشِر]Anlamı: düzme, sahte (para)6. أشر [أَشِر]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen7. أفاك [أَفَّاك]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen8. أفيك [أَفِيك]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen9. ألفة [أُلْفَة]Anlamı: sevgi, gönül10. أنس [أُنْس]Anlamı: sevgi, gönül11. إيناس [إِيناس]Anlamı: sevgi, gönül12. استعاضة [اِسْتِعاضَة]Anlamı: bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme13. انقلاب [اِنْقِلاب]Anlamı: bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme14. بشاك [بشاك]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen15. تبادل [تَبَادُل]Anlamı: bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme16. تبدل [تَبَدُّل]Anlamı: bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme17. تبديل [تَبْدِيل]Anlamı: bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme18. تحسس [تَحَسُّس]Anlamı: sevgi, gönül19. تحسس [تَحَسُّس]Anlamı: duygu, his20. تحول [تَحَوُّل]Anlamı: bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme21. تعديل [تَعْدِيل]Anlamı: bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme22. تغير [تَغَيُّر]Anlamı: bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme23. تغيير [تَغْيِير]Anlamı: bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme24. تقلب [تَقَلُّب]Anlamı: bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme25. حب [حُبّ]Anlamı: sevgi, gönül26. حرارة [حَرَارَة]Anlamı: sevgi, gönül27. خالجة [خالِجَة]Anlamı: sevgi, gönül28. خالجة [خالِجَة]Anlamı: duygu, his29. خراص [خَرَّاص]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen30. زائف [زائِف]Anlamı: düzme, sahte (para)31. زائف [زائِف]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen32. زور [زُور]Anlamı: düzme, sahte (para)33. زور [زُور]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen34. زيف [زَيْف]Anlamı: düzme, sahte (para)35. زيف [زَيْف]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen36. صوري [صُورِيّ]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen37. عاطفة [عاطِفَة]Anlamı: sevgi, gönül38. عاطفة [عاطِفَة]Anlamı: duygu, his39. فؤاد [فُؤَاد]Anlamı: temiz kanı vücuda dağıtan organ, yürek40. قلب [قَلْب]Anlamı: bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme41. قلب [قَلْب]Anlamı: temiz kanı vücuda dağıtan organ, yürek42. كاذب [كاذِب]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen43. كاذب [كاذِب]Anlamı: düzme, sahte (para)44. كذاب [كَذَّاب]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen45. كذاب [كَذَّاب]Anlamı: düzme, sahte (para)46. كذوب [كَذُوب]Anlamı: düzme, sahte (para)47. كذوب [كَذُوب]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen48. مائن [مائِن]Anlamı: düzme, sahte (para)49. مائن [مائِن]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen50. مبادلة [مُبَادَلَة]Anlamı: bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme51. مبطل [مُبْطِل]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen52. محاك [مُحَاكٍ]Anlamı: düzme, sahte (para)53. مزور [مُزَوَّر]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen54. مزور [مُزَوِّر]Anlamı: düzme, sahte (para)55. مزيف [مُزَيَّف]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen56. مزيف [مُزَيِّف]Anlamı: düzme, sahte (para)57. مستعار [مُسْتَعار]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen58. مستعار [مُسْتَعار]Anlamı: düzme, sahte (para)59. مشاعر [مَشَاعِر]Anlamı: sevgi, gönül60. مشاعر [مَشَاعِر]Anlamı: duygu, his61. مشعر [مَشْعَر]Anlamı: sevgi, gönül62. مشعر [مَشْعَر]Anlamı: duygu, his63. مقايضة [مُقَايَضَة]Anlamı: bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme64. مقلد [مُقَلَّد]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen65. مقلد [مُقَلِّد]Anlamı: düzme, sahte (para)66. ملسون [مَلْسُون]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen67. مودة [مَوَدَّة]Anlamı: sevgi, gönül68. ميان [مَيَّان]Anlamı: yalancı, kendine güvenilmeyen69. وجدان [وِجْدان]Anlamı: sevgi, gönül70. وجدان [وِجْدان]Anlamı: duygu, his71. وداد [وِدَاد]Anlamı: sevgi, gönül72. وفاق [وِفَاق]Anlamı: sevgi, gönül -
9 kalp
,-pı 1. counterfeit, false, forged, spurious. 2. person who´s not what he appears to be. - akçe counterfeit coin. - para counterfeit money. -
10 sürmek
(sürer)В, Д1) вести́ в разн. знач.; гнатьarabayı sürmek — вести́ автомоби́ль
arabayı hızlı sürme — не гони́ бы́стро маши́ну
atı sürmek — погоня́ть ло́шадь
2) дви́гать пе́ред собо́й что, толка́ть [вперёд], выдвига́ть тж. перен.fırına sürmek — сажа́ть в печь
yeni bir iddia öne sürmek — выдвига́ть но́вую иде́ю
3) изгоня́ть, высыла́ть, ссыла́тьsürüp atmak — прогоня́ть
4) сбыва́тьmal sürmek — сбыва́ть това́р
5) тере́ть; сма́зывать; нама́зывать; души́ться; покрыва́ть чемboya sürmek — кра́сить; румя́нить; кра́ситься
yaraya merhem sürmek — ма́зать ра́ну ма́зью
6) сбыть, всучи́тьkalp para sürmek — сбыва́ть фальши́вые де́ньги
7) паха́тьtarlaları sürmek — распа́хивать поля́
8) продолжа́ться, дли́ться, тяну́ться, идти́9) подава́ть, досыла́ть, задвига́тьfişek sürmek — пода́ть патро́н (в патронник)
10) прораста́тьekinler sürdü — посе́вы взошли́
11) име́ть жи́дкий стул; нести́; сла́бить безл.
См. также в других словарях:
kalp — 1. is., bi, esk., Ar. ḳalb Bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kalp etmek 2. is., bi, anat., Ar. ḳalb 1) Göğüs boşluğunda, iki akciğer arasında, vücudun her yanından gelen kanı akciğerlere ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalp akçe — is. 1) Sahte metal veya kâğıt para 2) mec. Yaramaz kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
metelik etmez — çok değersiz görülen (nesne veya kimse) Gözümde, milyonu olsa da kalp para ile metelik etmez. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
DAGAL — f. Hile. * Geçmez akçe, kalp para. * Hileci, hile yapan, dolandırıcı. * Çerçöp … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
DEGA — f. Hile, habislik, dolandırıcılık. * Hilekâr, dolandırıcı, habis. * Kalp para, bozuk akçe … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Tobacco packaging warning messages — Smoking warning on the back of a cigarette pack, in Australia Tobacco packaging warning messages are health warning messages that appear on the packaging of cigarettes and other tobacco products. They have been implemented in an effort to enhance … Wikipedia
Tamluk — Infobox Indian Jurisdiction native name = Tamluk | type = city | latd = 22.3 | longd = 87.92 locator position = right | state name = West Bengal district = Purba Medinipur leader title = leader name = altitude = 7 population as of = 2001… … Wikipedia
akçe — is. 1) Küçük gümüş para 2) Her tür madenî para, akça Birleşik Sözler geçer akçe geçmez akçe kalp akçe sağ akçe yedek akçe züyuf akçe … Çağatay Osmanlı Sözlük
Kadir İnanır — Infobox actor imagesize = caption = birthdate = birth date and age|1948|4|15 birthplace = Ordu, Turkey deathdate = deathplace = birthname = Kadir İnanır othername = homepage = academyawards =Kadir İnanır (April 15, 1949, Fatsa) is a popular… … Wikipedia
vurmak — e, ur 1) Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak Masaya vurmak. Birinin başına vurmak. 2) i Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ZEYF — (C.: Ziyâf Züyuf Ezyâf) Kalp ve silik para veya akçe … Yeni Lügat Türkçe Sözlük